
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın usta kaleminden çıkan Gulyabani, Osmanlı'nın son dönemlerinde batıl inançlar ve gerçeklik arasındaki çatışmayı ustaca işleyen, hem korku hem de mizah unsurlarını barındıran özgün bir eserdir. Roman, İstanbul'dan uzak bir konakta yaşanan gizemli olayları merkeze alarak, toplumun cehalete dayalı korkularını ve bu korkuların nasıl manipüle edilebileceğini çarpıcı bir şekilde gözler önüne serer.
Gürpınar, ana karakter Muhsine'nin başından geçen olayları anlatırken, okuyucuyu hem tedirgin eden hem de güldüren bir atmosfer yaratmayı başarır. Yazar, doğaüstü görünen olayların ardındaki gerçekleri açığa çıkarırken, aynı zamanda dönemin sosyal yapısını, kadın-erkek ilişkilerini ve sınıf farklılıklarını da incelikle ele alır. Gulyabani, sadece bir korku hikâyesi değil, aynı zamanda toplumsal eleştiri ve aydınlanma çağrısı niteliğindedir. Günümüz Türkçesiyle sunulan bu eser, Türk edebiyatında gerçekçilik ve fantastiği harmanlayan öncü çalışmalardan biri olarak kabul edilmektedir.
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın usta kaleminden çıkan Gulyabani, Osmanlı'nın son dönemlerinde batıl inançlar ve gerçeklik arasındaki çatışmayı ustaca işleyen, hem korku hem de mizah unsurlarını barındıran özgün bir eserdir. Roman, İstanbul'dan uzak bir konakta yaşanan gizemli olayları merkeze alarak, toplumun cehalete dayalı korkularını ve bu korkuların nasıl manipüle edilebileceğini çarpıcı bir şekilde gözler önüne serer.
Gürpınar, ana karakter Muhsine'nin başından geçen olayları anlatırken, okuyucuyu hem tedirgin eden hem de güldüren bir atmosfer yaratmayı başarır. Yazar, doğaüstü görünen olayların ardındaki gerçekleri açığa çıkarırken, aynı zamanda dönemin sosyal yapısını, kadın-erkek ilişkilerini ve sınıf farklılıklarını da incelikle ele alır. Gulyabani, sadece bir korku hikâyesi değil, aynı zamanda toplumsal eleştiri ve aydınlanma çağrısı niteliğindedir. Günümüz Türkçesiyle sunulan bu eser, Türk edebiyatında gerçekçilik ve fantastiği harmanlayan öncü çalışmalardan biri olarak kabul edilmektedir.