Altın Işıltılı Öğle Sonrası (Alice Harikalar Diyarında'dan bir şiir)
Altın Işıltılı Öğle Sonrası
Altın ışıltılı öğle sonrasında,
Yavaşça süzülüyoruz sularda,
Çünkü küçücük acemi kolların çektiği
Küreklerimizle sefer ediyor kayığımız
Ve minik eller de boşu boşuna
Gezintimize yön vermek iddiasında...
Ah zalim Üçlü! Böyle bir saatte,
Böylesine düşsel bir havada,
En küçük tüyü bile kımıldatmayacak
Fısıltılı bir masal istenir mi ya?
Ama cılız bir ses neye yarar
Birleşen üç dil karşısında?
Birinci buyurgan buyruk veriyor:
“Başla artık!” Derken, İkinci buyurgan
Daha nazikçe, umudunu ortaya seriyor:
“Akıl almaz işler de olsun içinde,” diyor.
Üçüncüsüyse sık sık araya girip oluyor engel
Ama dakikada bir, daha sık değil aslında.
Birden sessizlik çöküyor ortalığa
Zevkle, merakla, ilgiyle izliyorlar
Hayalci bir çocuğun, vahşi ve yepyeni
Harikalar Diyarında gezinmesini.
Yabanıl kuşlar ve hayvanlarla sohbet-
Yarı yarıya inanıyorlar doğruluğuna.
Sonunda hikaye çekiyor suyunu,
Düşler dünyasının kuruyor kuyusu
Yorulan anlatıcı güçsüzce çabalıyor
Bir yana bırakmaya konuyu:
“Arkası gelecek defaya! ”
Neşeli sesler bağırıyor avaz avaza:
“Gelecek defası, işte şimdi ya!”
Harikalar Diyarı böyle doğdu büyüdü,
Böylece yavaş yavaş, teker teker,
Eski ve ilginç olaylar çekiçle dövüldü.
Şimdi bitti masal, biz de şen kayıkçılar
Koyulduk evceğizimizin yoluna,
Akşamleyin, güneş battığında.
Alice! Çocuksu bir öykü bu, al da
Örselemeden, kibarca, nazik bir elle,
Çocukluk hayallerinin birbirine dolandığı
Belleğinin sihirli sarmalına ekle masalı,
Gezginlerin yolunmuş çelenkleri misali,
Güngörmüş, antik ve çok uzak bir diyarda.
Çeviren: Nadiye R. Çobanoğlu
Not: Yar Yayınları’nın Alice Harikalar Diyarında kitabından alıntıdır. Her hakkı saklıdır.